los lunes al sol

  1. todo sobre mi madre, hable con ella, te doy mis ojos namlı ispanyol filmleri gibi avrupa ve dünya sinemasının yüz aklarından*, sinemaseverlere javier bardem'in yeteneğini mar adentro'dan önce göstermiş film.

    yönetmeni fernando leon de aranoa'dır.



    (peppen 11.08.2006 14:52)
  2. "ve ben başka hiçbir yere gitmeyeceğim. içkiler bedava bile olsa. ben buraya gelmeye devam edeceğim."
    "bu karınca spekulasyoncu götün teki. ayrıca masalda neden ağustos böceği olarak doğulduğunun sebebi anlatılmıyor. çünkü ağustos böceği olarak doğduysan s.ki tuttun demektir !"

    üst taraftaki 3 satırı yazmazsam içim rahat etmeyecekti şimdi devam edebilirim... 2002 yapımı yönetmen fernando leon aranoa'nın ödüllü filmi. 2002 san sebastian film festivalinde en iyi film ödülü, goya ödüllerinde en iyi film, yönetmen, erkek oyuncu, yardımcı ödülünü filan da almıştır. sadedir, dokunaklıdır. javier bardem'e olan antipatimi törpülemiştir. burada güneşli pazartesiler adıyla gösterime girmiştir.

    --! spoiler !--

    santa ve arkadaşları işsizdir. işsizliğin dünyanın her yerinde aynı şey olduğunu daha filmin ilk dakikasından itibaren anlamaya başlıyoruz. yok ab bilmem ne, hayır arkadaşım. halk ispanyada da halk, türkiyede de halk, halkın sıkıntısının zamanla ve mekanla ilişkisi yok aslında. bir de vuruculuğu şurada, belirli bir yaşı aşmış insanların -kimi çocuklu- işsiz kalışındaki o korkunç duygunun altını çiziyor, yetersizlik hissi, işe yaramadığı duygusu. çalışan bir kadının işsiz kocası olmak, karısının yorgunluktan geberdiği bir işi - balık fabrikası- ve kendisini çirkin, yorgun hissetmesinden mütevellit kocasından günden güne uzaklaşması. adamın habire açılan bu mesafeyi kapayacak bir şey yapmaya takatinin bile olmaması... kapitalizmin hep daha genç, diri, prezantabl insanları alıp kullanıp atması ve orta yaşın şişko, saçı beyazlamış ve bilgisayarı bile doğru düzgün bilmeyen "vasıfsız" adamların dolaylı yollarla ölüme mahkum edilmesi/olması. işçinin işçilikten kovulduğu an tam manasıyla sap gibi bırakılması ortada. tersanenin arazisi için birilerine peşkeş çekilmesi, tayvanda daha ucuza gemilerin yapılacak olması ve hep "aklın sesi(!)" ni seslendiren bir "dost"un ama böyle vıdı vıdı filan yapması. filmi izledikçe ne çok var bu insanlardan dedim ne çok... hem işsiz dertlilerden, hem de ama şartlar hede hödö filan yapan o pislik düzen şakşakçılarından... onlar asla amador'un nasıl yalnız bırakıldığını anlayamazlar neden ya da...jose'nin çalışan karısının ve toplumun karşısında işsiz ve vasıfsız bir işçi olarak nasıl ezilip yok olduğunu, lino'nun neden vapur tuvaletlerinde saç boyasıyla beyazlarını kapatmaya çalışıp oğlunun kıyafetlerini giydiğini iş görüşmelerine giderken. santanın neden "spekülatör karınca!" dediğini , sokak lambalarına saldırdığını, tersanedeki gemiyi kutsadığını ve tüm bunlara rağmen nasıl bazen gülebildiğini, güzellikleri görebildiğini... los lunes al sol herkesin iş bulup eller havaya yaptığı bir mutlu sonla filan bitmiyor. gerçek hayatta da olmuyor çünkü böyle şeyler... umutsuzluk, yalnızlık, parasızlık, aşksızlık nasıl varsa gerçek hayatta ve dahası umut, dostluk, para, aşk nasıl varsa bu filmde de öyle/o kadar var işte...

    --! spoiler !--




    (mistaneek 11.05.2010 18:00 ~ 11.05.2010 18:08)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.